Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Anayasa Mahkemesi’nin tahliye kararı verdiği, mahkemenin ise kararı Yargıtay’a yolladığı Can Atalay davasına ilişkin konuştu. Tunç, “Hep beraber yargı sürecini bekleyeceğiz. Bu yargı süreci sonucunda verilecek karara da saygı duyacağız” dedi
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, tutuklu Türkiye İşçi Partisi (TİP) Milletvekili Can Atalay’ın, Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararının ardından tahliye sürecine ilişkin yargı sürecinin beklenmesi gerektiğini belirterek, ” Yargıtay, 154’üncü maddede adliye mahkemelerinde verilen kararların son inceleme merciidir. Kararları bu anlamda kesindir” dedi.
Bakan Tunç ile Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, ‘Aile Mahkemelerinin Etkinliğinin Arttırılması: Aile Üyelerinin Haklarının Daha İyi Korunması Ortak Projesi’ çerçevesinde Türkiye Adalet Akademisi tarafından düzenlenen ‘Uluslararası Aile Hukuku Sempozyumu’nun açılışına katıldı. Bakan Göktaş, İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliamların güven duygusunu tahrip ettiğini ve her türlü hukuk kaidesini hiçe saydığını söyleyerek, “Sivilleri hedef alan bu katliamlar, vicdanımızı yaraladığı gibi güven duygumuzu da tahrip ediyor. Böyle bir dünyada hiçbirimiz güvende değiliz, olamayız. O yüzden İsrail yönetiminin saldırılarına güçlü bir tepki göstermek, sadece vicdani bir mesele değildir. Güvenli ve adil bir dünyada yaşama idealine sahip çıkmak için bu saldırılara karşı sesimizi yükseltmek zorundayız” dedi.
BAKAN TUNÇ: TARİHE YÜZ KARASI OLARAK GEÇECEKLER
Ardından Bakan Yılmaz Tunç da Gazze’de bir insanlık suçu işlendiğini söyleyerek, şöyle konuştu: “Filistin’de bir utanç yaşanıyor maalesef. İsrail’in 7 Ekim’den bu yana başlattığı saldırılarda kadınlar katlediliyor, çocuklar katlediliyor. Bu sempozyumda burada belki bu sıcak ortamda kadını, kadın haklarını, çocuk haklarını, ailenin nasıl daha güçlendirilmesini konuşurken maalesef Gazze’de İsrail’in savaş suçu teşkil edebilecek saldırılarının altında kadınlar katlediliyor, çocuklar katlediliyor, sivil insanların üzerine bomba atılıyor, hastaneler bombalanıyor. İşte dün mülteci kampı bombalandı. O mülteci kampında yüzlerce insan öldü ve yaralandı. Mülteci haklarıyla ilgili konuşan uluslararası kuruluşlardan yüksek bir ses çıktığını görüyor muyuz? Maalesef göremiyoruz. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin huzuruna getirilen ateşkes önerileri bir üyenin ret oyuyla maalesef sonuçsuz kalıyor. İnsani yardım önergesi dahi BM Güvenlik Konseyi’nin huzuruna getirildiğinde maalesef reddedilebiliyor. Yine BM’nin diğer kuruluşlarının da harekete geçmesi zarureti var. BM İnsan Hakları Konseyi’nin de acilen harekete geçerek bölgede bu anlamda tespitler yapıp, deliller oluşturup, konu Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin önüne geldiğinde bu delillerin ışığında da bu savaş suçlularının, bu kadın katillerinin, çocuk katillerinin yargılanması, insanlık önünde hesap vermesi, insanlığın beklentisidir.”
“YARGI KARARINA SAYGI DUYACAĞIZ”
Bakan Tunç, programın ardından çıkışta gazetecilerin sorularını cevapladı. Tutuklu TİP Milletvekili Can Atalay’ın Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararının ardından tahliye edilmemesine ilişkin soru üzerine Bakan Tunç, “Yargı bağımsız, tarafsız, en doğru kararı verecektir. Ancak şunu ifade edelim; Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde herkes Anayasa ve kanunlarla bağlıdır. Dolayısıyla bağlı olduğumuz Anayasa’dan alınmayan yetkiyi hiçbir kimse ya da hiçbir organ kullanamaz. O nedenle yorum farkıyla Anayasa’nın bazı maddelerinin yok sayılması da Anayasa’ya aykırıdır. Dolayısıyla hep beraber yargı sürecini bekleyeceğiz. Bu yargı süreci sonucunda verilecek karara da saygı duyacağız” dedi.
“YORUM FARKIYLA MADDELİR YOK SAYMAK ÇATIŞMA DOĞURUR”
Bakan Tunç, Anayasa’da yüksek mahkemeler olduğu vurgusunu yaparak, “Bu yüksek mahkemelerin yetkileri ve görevleri vardır. Yargıtay, 154’üncü maddede adliye mahkemelerinden verilen kararların son inceleme merciidir. Kararları bu anlamda kesindir. Dolayısıyla kesin hükmün nasıl kaldırılacağına yönelik hukuk sistemimizde değişik yorumlar yapılmaktadır, kaldırılıp kaldıramayacağı noktasında. Yine özellikle Aayasamızın dokunulmazlıkla ilgili 83’üncü maddesinin birçok fıkrası vardır. Bu fıkralardan sadece birini okuyup, diğerlerini okumayarak kamuoyunu da yanlış yönlendirmemek lazım. Yıllarca uygulanan maddeler, bu maddeler. Özellikle Anayasa’nın 14’üncü maddesinde belirlenen durumların kanunla düzenleneceği de Anayasa’nın kesin açık hükmüdür. Dolayısıyla o belirlenen durumların neler olduğunu ve o durumlara aykırı yaptırımların nerede düzenlendiğini Anayasa Mahkememiz de biliyor, Yargıtay’ımız da biliyor, bütün hukukçularımız da biliyor. Dolayısıyla yıllarca uygulanan bu maddeleri yorum farkıyla yok sayarak, hukuk sistemimizde, yargı sistemimizde, yüksek mahkemeler arasında bir çatışmayı ortaya koymanın ben doğru olmadığı kanaatindeyim. Bu, hukuk devletine zarar verir” diye konuştu.
“ANAYASA’YA UYALIM”
Bakan Tunç, hukuk devletini korumanın herkesin vazifesi olduğunu dile getirerek, “Yasamanın da, yargının da, yürütmenin de vazifesidir. Dolayısıyla hukuk devletini zedeleyecek herhangi bir yorumdan, Anayasa’nın maddelerini ilga edecek herhangi bir yorumdan kaçınmak gerekir. Bu Anayasa Mahkemesi’ni de bağlar, Yargıtay’ı da bağlar durumda. Yargıtay’ın vereceği karara hep beraber bakacağız. Yargının vereceği kararlarda bizim bu noktada bir açıklama yapmamız mümkün değil. Şu anda görülen davada lehte aleyhte görüşler var. Bu anlamda hep beraber süreci izleyeceğiz. Hep beraber hukuk devletini koruyalım. Eğer bu Anayasa yürürlükteyse Anayasa’nın maddelerini o tarafa bu tarafa çekmeyelim. Bu anayasa yeni uygulanmıyor. 83’üncü madde yeni icat edilmedi. 83’üncü maddenin bir fıkrasını okuyup, diğer alttaki fıkraları yok saymak bir kere anayasa hukuku açısından uygun olmaz. Hep beraber süreci bekleyeceğiz. Hukuk devletini koruyalım. Anayasa’ya uyalım. Bu hepimizin görevi” ifadelerini kullandı.