ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ankara ziyareti kamuoyunda geniş yankı uyandırırken, partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den iktidara dikkat çeken bir çağrı geldi. Akşener, “Sakın ola ABD’nin sivilleri çıkartma planının oyuncağı olmayın. Sakın ola kaçaklar için hendeğe çevirdiğiniz ülkemizi yeni bir sığınmacı akınıyla karşı karşıya bırakmayın. Sakın ola daha önce yediğiniz kazığı bir kez daha yemeyin. O kazığı siz değil, Türk millet yedi” dedi.
İsrail‘in Gazze’yi kan gölüne çeviren saldırıları devam ederken, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Ankara’ya yaptığı ziyaret kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Söz konusu ziyaretin ardından partisinin grup toplantısına çıkan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den iktidara çarpıcı bir çağrı geldi. Akşener, “Sakın ola ABD’nin sivilleri çıkartma planının oyuncağı olmayın. Sakın ola kaçaklar için hendeğe çevirdiğiniz ülkemizi yeni bir sığınmacı akınıyla karşı karşıya bırakmayın. Sakın ola daha önce yediğiniz kazığı bir kez daha yemeyin. O kazığı siz değil, Türk millet yedi” ifadelerini kullandı.
“HER TÜRK GENCİNİN RUHUNDA, ATATÜRK’Ü YAŞATMASINA ENGEL OLAMAYACAKLAR”
İYİ Parti’nin grup toplantısına katılan Genel Başkan Meral Akşener, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener’in açıklamalarından satır başları şu şekilde; “Geçtiğimiz hafta, Cumhuriyetimizin, 100’üncü yılına erişmenin, verdiği mutlulukla hep birlikte, aynı duyguda buluşmuştuk. 10 Kasım’da da yine büyük Türk milleti olarak, tek yürek olacak, aynı duygudaşlığı paylaşacağız. Anıtkabir’in önündeki uzanan kuyruklarda, aynı vefayı hissederek, saygıyla dimdik duracağız. Çocuğu, genci, yaşlısı, fark etmeksizin aynı özlemi duyacağız. Saatler, 9’u 5 geçeyi gösterdiği anda, yüreğimizi sızlatan, aynı büyük hüzünle dolacağız. Ama, diğer yandan da siyasi hayatını, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüze, onun temsil ettiği değerlere ve bizlere bıraktığı kutlu mirasa, düşmanlık besleyerek sürdürenlerin, acizliklerine şahit olacağız. Ama ne yaparlarsa yapsınlar kalplerindeki hırsı, kini ve düşmanlığı, bize, dayatamayacaklar. Büyük Türk milletinin, gönlünde parlayan, bir çift mavi göze, gölge düşüremeyecekler. Her Türk gencinin, ruhunda, Mustafa Kemal’i yaşatmasına engel olamayacaklar.
“RUHLARI ŞAD, MEKANLARI CENNET OLSUN”
Ne mutlu bize ki İstiklal ve istikbal mücadelemizin, büyük önderini, her geçen gün, daha da iyi anlıyoruz. Ne mutlu bize ki O’nun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için açtığı, kutlu yolda, yine O’nu, örnek alarak yürüyoruz. Ne mutlu bize ki Türk milleti için, ilmek ilmek işlediği, o büyük vizyondan, ilham alıyoruz. Bu vesileyle İYİ Parti olarak, buradan, bir kez daha hem sizlerin, hem aziz milletimizin, hem de, Yüce Allah’ın huzurunda, ondan razı olduğumuzu ilan ediyoruz. Biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ümüzden razıyız. Allah da, hem mavi gözlü Bozkurt’umuzdan, hem de tüm istiklal kahramanlarımızdan, razı olsun. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
“EKONOMİ YÖNETİMİNİN ENFLASYON İÇİN AÇIKLADIĞI BİR PLAN HALA YOK”
Değerli dava arkadaşlarım milletimizin, enflasyonla olan acı mücadelesi, ne yazık ki, her geçen gün, daha da zorlaşarak devam ediyor. İktidar ise, icraatlarıyla daha doğrusu icraatsızlığıyla ekonomimizdeki krizi, adım adım derinleştirmeye, devam ediyor. Biliyorsunuz, yeni ekonomi yönetiminin, açıklamış olduğu, bir kalkınma programı hâlâ yok. Geçtiğimiz aylarda açıklanan, bir ‘Orta Vadeli Plan’ var. Hatırlarsınız, daha önce, yine bu kürsüden onun da, aslında bir plan değil bir temenniler dizisi olduğunu söylemiştim.
Değerli dava arkadaşlarım milletimizin, enflasyonla olan acı mücadelesi, ne yazık ki, her geçen gün, daha da zorlaşarak devam ediyor. İktidar ise, icraatlarıyla daha doğrusu icraatsızlığıyla ekonomimizdeki krizi, adım adım derinleştirmeye, devam ediyor. Biliyorsunuz, yeni ekonomi yönetiminin, açıklamış olduğu, bir kalkınma programı hâlâ yok. Geçtiğimiz aylarda açıklanan, bir Orta Vadeli Plan var. Hatırlarsınız, daha önce, yine bu kürsüden onun da, aslında bir plan değil bir temenniler dizisi olduğunu söylemiştim. Nitekim zaman, yine bizi haklı çıkardı. İktidarın enflasyon temennisi, geçtiğimiz hafta, yeniden güncellendi. Merkez Bankası yüzde 58 olan, 2023 sonu enflasyon tahminini, yüzde 65’e çıkardı. Bakalım, yıl sonuna kadar, daha kaç kere, güncelleme gelecek?
“ÜLKEMİZİN 21 YILDIR GELDİĞİ DURUM ORTADA”
Bakalım, gelen güncellemeler milletimizin, sokakta hissettiği, gerçek enflasyona, sonunda yetişilebilecek mi? Değerli dava arkadaşlarım memlekette herkes, bir şekilde masraflarını kısıyor ama devleti yönetenler, inatla masraflarını kısmıyor. Milletimiz artık, enflasyona karşı, kemer sıkmaktan, nefes alamayacak hâle geldi ama, saraydaki zevkü sefa ortamı, tüm hızıyla sürüyor. Biz emekli maaşlarını asgari ücret düzeyine çıkartın diyoruz ama ülkemizde 7 bin 500 lira alamayan insanlarımız var. Yahu sizin hiç mi vicdanınız mı sızlamıyor? AKP’de vizyon olmadığı için ülkemizin 21 yıldır geldiği durum ortada.
“EN BAŞTA GIDA FİYATLARININ ARTIŞINI GÖRÜYORUZ”
Enflasyon rakamlarına, baktığımız zaman; en başta, gıda fiyatlarının artışını görüyoruz. Hâlbuki biz yıllardır; tarımın, gıda üretiminin ve gıdaya erişimin, ne kadar hayati olduğunu anlatıyoruz. Gıda güvenliğinin toplumların, ekonomik ve sosyal güvenliği için, en önemli faktörlerden, birisi olduğunu söylüyoruz. İktidar ise yıllardır, bu durumu anlamamakta, ısrar ediyor. Üstelik her geçen gün, tarım potansiyelimizi, daha da vasatlaştıran politikalarına, yenilerini ekliyor. En fazla sözü kesilen, parmak sallanan başkan benim ama Allah izin verirse o parmakların hepsini kıracağım. Biz bu eğri düzeni mutlaka değiştireceğiz. İsterse en yakınım, en güvendiğim olsun, bu ülkeye kazık atan herkesi silmezsem adımı değiştireceğim. Bir taraftan insanların emeği karşılığı neredeyse aç gezdiği Türkiye’de saray rejiminin getirdiği yolsuzlukların, israfların en miniği dahi olsa şuramda duruyor olsun, gereğini yapmayan namerttir.
İSRAİL’İN GAZZE SALDIRILARI
Aziz milletim Filistin’de, Netanyahu vahşeti, hız kesmeden devam ediyor. Filistinliler, âdeta bir ateş çemberinin içerisinde, sıkışmış durumda. Dünya ise, bu ateş çemberin etrafında, adeta dans ediyor. Bu zulmü yaşatanlar, bu zulme sebep olanlar ve bu zulümden siyaset üretenler resmen bir saadet zinciri oluşturdular. Ve maalesef, hala, ne insan haklarına, ne vicdana, ne de uluslararası hukuka uygun olarak atılan, herhangi somut adım yok. Birleşmiş Milletler’in Genel Sekreteri bile Katil Netanyahu’nun, Gazze’de sebep olduğu, mezalimin karşısında, sadece, “dehşete düştük” demekle yetiniyor. İnsan hakları ve savaş hukuku, göz göre göre, paspasa çevrilirken evler, okullar, camiler, hastaneler bombalanırken;
Kadınlar, çocuklar, masum siviller katledilirken dünyanın göstermiş olduğu, bu vurdumduymazlık tarih kitaplarında, bir utanç vesikası olarak anılacak. Sadece bir haftada, ölen çocuk sayısı, 1700’den 4237’ye yükseldi. Basın kaynaklarına göre, 7 Ekim’den beri, Gazze’de, yaklaşık her 10 dakikada, bir çocuk öldürülüyor. Bu vahşetin, daha nesini tartışacağız? Gözü dönmüş, Netanyahu’nun, tüm dünyada, savaş suçlusu ilan edilmesi için, daha kaç çocuğun, ölmesi gerekiyor? Böyle bir vicdansızlık, böyle bir umursamazlık olabilir mi? Bugün, dünyada ne kadar ülke varsa, her birinin meclisinde, Netanyahu’nun, savaş suçlusu ilan edilmesi gerekiyor. Kendi ülkelerinde, bir terör saldırısı olduğunda, dünyayı ayağa kaldıran, batı ülkelerinin, 21’inci yüzyılın, en büyük katliamına, sessiz kalması 21’inci yüzyılda bile, haçlı zihniyetinden çıkamadıklarının bir kanıtıdır. Tüm dünyaya, özgürlük pazarlayan Amerika çocukların yaşama özgürlüğü bombalanırken, sesini çıkarmıyor. Paris’teki, terör saldırılarında 11 vatandaşını kaybedince, dünyayı ayağa kaldıran Fransa ölen, Filistinli çocuklar olduğunda 4237 çocuğun katili Netanyahu’ya, destek ziyareti yapıyor. Ve Netanyahu da, bu iki yüzlü desteklerin karşılığını daha çok bina yıkarak daha çok çocuk öldürerek, daha çok yeri işgal ederek ödüyor.
Üzülerek görüyorum ki batı Hamas’ın terör eylemlerini odağına alıp; Netanyahu terörünü görmezden gelirken doğu ise Netanyahu terörünü odağına alıp sivilleri katledip, Netanyahu’ya açık çek veren Hamas’ı görmezden geliyor. Ancak Türkiye, batı ile doğunun, bu iki yüzlülüğü arasında, bir tercihe zorlanamaz. Türkiye, yalnız ve yalnızca dünyanın unutmuş gözüktüğü, vicdanın, hakkın ve adaletin tarafı olmalıdır. İsrail’le Filistin arasında, 80 yıldır süregelen bu çatışmanın çözümü Filistin’i Hamas’tan, İsrail’i de Netanyahu ve zihniyetinden arındırmaktır. Kalıcı bir barış inşa etmek için, Türkiye nefretten beslenenleri değil barış için çabalayanları desteklemelidir. Aziz milletim ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, geçtiğimiz günlerde, ülkemizi ziyaret etti. Ziyaret sonrasında, yapılan açıklamad bir nokta, özellikle dikkatimizi çekti. Deniyor ki Gazze’den sivillerin çıkarılması konusunda, farklı bölge ülkelerini, ziyaret etmişler ve önemli adımlar atılmış. Öncelikle şunu söylemek isterim Netanyahu’nun, Filistin’de yol açtığı mezalimin karşısında çözüm yolu, sivilleri bölgeden çıkartmak değil katil Netanyahu’yu, bir an önce durdurmaktır. Bu çok açık.
“GAZZE’DEN FİLİSTİNLİLER DEĞİL NETANYAHU ÇIKMALI”
ABD’nin âdeta emir eri olan Netahyahu’yu durdurmaya, elbette gücü yeter. Yani kimse kimseyi boşuna, kandırmaya çalışmasın. Bir yandan kuzuyu yiyip, diğer yandan da, çobanla oturup, yas tutuyor-muş gibi yapan, bu iki yüzlülüğü, asla kabul etmiyoruz. Mezalim üzerinden, toprak genişletme peşine düşen, bu ahlaksızlığı, reddediyoruz. Türkiye olarak, şüphesiz ki, öncelikle, insani yardım ve ateşkes konusunda, gereken her adımı, atmak zorundayız. Ama Gazze’den çıkması gereken, masum Filistinliler değil katil Netanyahu’nun ta kendisidir. Bunu da asla unutmamalıyız. Eğer ki, Filistin davasına ihanet etmek istemiyorsanız, eğer ki, iki devletli çözüm önerinizde ciddiyseniz, eğer ki, garantör devlet olma fikrinde samimiyseniz, o zaman üzerine günlerdir, bomba yağan, Filistin halkının, bir de evlerinden, yurtlarından koparılmasına, müsaade etmezsiniz.
“DAHA ÖNCE YEDİĞİNİZ KAZIĞI BİR KEZ DAHA YEMEYİN”
Sakın ola ABD’nin sivilleri çıkartma planının oyuncağı olmayın. Sakın ola kaçaklar için hendeğe çevirdiğiniz ülkemizi yeni bir sığınmacı akınıyla karşı karşıya bırakmayın. Sakın ola daha önce yediğiniz kazığı bir kez daha yemeyin. O kazığı siz değil, Türk millet yedi.”