Aksaray’da yolun karşısına geçerken otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisinin babası, kaza anında kızı ile konuştuğunu belirterek, “O an ses kesildi. Ben de o an şarjı bitti zannettim. ‘Sonra arar’ dedim. Oysa kızım ölmüş de haberim yokmuş” diyerek yaşadığı acıyı anlattı.
Aksaray‘da yolun karşısına geçerken otomobilin çarpması sonucu hayatını kaybeden üniversite öğrencisi Mine Nur Uysal’nın (20) babası Halil Uysal (50), kaza anında kızı ile konuştuğunu belirterek, Konuşurken telefon kesildi. Bir daha ses yok. Gülerek ‘Baba ya, baba ya’ diyordu. O an ses kesildi. Ben de o an şarjı bitti zannettim. ‘Sonra arar’ dedim. Oysa kızım ölmüş de haberim yokmuş dedi.
HIZLA GELEN ARACIN ÇARPMASIYLA CAN VERDİ
Aksaray Üniversitesi Sabire Yazıcı Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü öğrencisi Mine Nur Uysal, 3 Aralık’ta arkadaşı İrem Koyuncu ile marketten alışveriş yaptıktan sonra yurda gitmek için yolun karşısına geçmek isterken Gencay Kavlak (23) yönetimindeki otomobilin çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Otomobili son anda fark eden İrem Koyuncu ise geri çekilerek kurtuldu. Mine Nur’u çarptıktan sonra aracıyla 90 metre sürüklediği belirlenen Kavlak, sevk edildiği hakimlikçe tutuklandı.
“OKUMAK İÇİN ELİNDEN GELENİ YAPTI”
Burdur merkeze bağlı Gökçebağ köyünde çiftçilik ve besicilikle uğraşan Halil Uysal, DHA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 çocuğundan ortancası ve tek kızı olan Mine Nur’u kaybetmenin büyük üzüntüsünü yaşadığını söyledi. Uysal, Kızım melek gibiydi. Okumak için elinden geleni yaptı. Tarih bölümüne merakı vardı. Yazın benimle çalışırdı, gece- gündüz pazara, ovaya giderdi, sebze toplardı. Pazar günü telefonla aradı. Biz de pazardan gelmiştik hanımla. Aradı, ‘Baba ne yapıyorsunuz’ dedi. ‘İyiyim, kızım yemek yedim, oturuyorum, annenler yemek yiyor’ dedim. ‘Baba markete alışverişe gidiyoruz’ dedi. ‘Kızım kantinden al’ dedim. ‘Kantin pahalı, market var orada ucuz. Oradan alacağız. İrem ile gidiyoruz’ dedi. Telefonun hoparlörü açıktı. Telefonu annesine verdim telefonu. Konuşurken telefon kesildi. Bir daha ses yok. Gülerek ‘Baba ya, baba ya’ diyordu. O an ses kesildi. Ben de o an şarjı bitti, zannettim. ‘Sonra arar’ dedim. Oysa kızım ölmüş de haberim yokmuş. 1 saat sonra ‘hafif kaza oldu’ polis memuru aradı. 2 saat sonra mı bilmiyorum, tam hatırlamıyorum, ölüm haberini aldım. Herkesin haberi olmuş da benim olmamış. İçim daralıyordu. İnternetten Aksaray haberlerine baktım. Oraya düşmüş haber. Orada gördüm dedi.
“KÜÇÜK KARDEŞİMİ OKUTACAĞIM DİYORDU”
Kızının tarihi çok sevdiğini anlatan Uysal, Hocaları da geldi. ‘Sınavlarda çok başarılıydı’ dediler. ‘Verilen bütün ödevleri, proje, sunum hepsini yapıyordu’ dediler. Ama yavrum o günleri göremedi. ‘Öğretmen olacağım’ diyordu. ‘Küçük kardeşimi okutacağım’ diyordu. Ama göremedi. Bütün arkadaşları geldi. Hepsinden Allah razı olsun. Herkes çok sevmiş de Allah onlardan fazla sevmiş. Yanına aldı. Mekanı cennet olsun diye konuştu.
“BENİM KIZIM KİMSEYLE KÜSMEZDİ”
Kızının arazide kendisine yardım ettiğini de söyleyen Uysal, Akşama kadar ovada çalışır, gelir, hayvanlara bakardı. Gece 12- 1’e kadar ders çalışırdı. Bazen ders çalıştığı yerde, uyur kalırdı. Derdi okumaktı ama olmadı. Ne diyeyim, Allah cennetine alsın. Mekanı cennet olsun. Kızım benimle koyun da güttü, ovaya da gitti. Çok fakir de değiliz. Öyle şaşaalı bir hayatımız da yok. Allah’a şükür, yiyecek ekmeğimiz var. Kimseye muhtaç değiliz. İyi kötü kendi yağımızla kavrulup, gidiyoruz. Ama bir şerefsiz çıkıyor senin hayatını alıyor. Benim kızım kimseyle küsmezdi. Okul arkadaşları olsun, hocaları olsun. Kimseye bir şey etmezdi dedi.